Karların bile kıskandığı kadar beyazdı teni, gece öykünürdü kapkara gözlerine, bazen utanır sırasını hemen salardı gündüze.Güneş hiç parlamamıştı onun çoçuk çoçuk atan yüreği kadar ve hiç bir şair yada yazar güzel cümle kurmamşış yada yazamamıştı yada ben okumamıştım tek bir cümle onun kelime kelime güzel sözleri kadar.Hiç bir yağmur o kadar duygulu ağlamamıştı ve hiç bir kardelen o kadar asi ve asil doğmamıştı henüz.Öyle ya koca koca dağların en tepesinde bir kartanesinin saflığıydı belki tüm benliği.Hiç bir dere akmamıştı onun gözlerinde durmayacakmısına hüzün hüzün, ne çakıl taşları vardı ne yuvarlanmış taşlar. Nede içinde yüzen allarmı dersin beyazlar mı dersin balıkları, sadece dilekleri ve umutları belki'
Kim bilir?
Belki hüzünden serpilmis yuvarlamsı taşlar gibi küçük yüreği.
Kim bilir?
Elleri yıldız yıldızdı, her bir parmağı her ucu bir hayat her bir bakışı gülden nadideydi ve zamanın donduğu andı.Güldümü gün olur bahar olur açardı tüm güller gamze gamze olurdu yanakları çukur çukur. Tuhaftı ama neden dedim bilinmez "sen gül beni gamzelerine gömsünler üzerime gülücüklerini örtsünler." Yaşamak çookmu uzak dersin?
Ne tuhaf anlattıkları hiç bir şeye benzemiyordu ne leylaya ne aslıya nede ecnebilerin julietine, ne de bir başkasının aşkına benziyordu. Ne ben dağlara düşmüştüm, ne yeni dağlar delmiştim onun için, nede uğruna ölmüştüm, kendi kendime gömülmüş ellerinde ölmüştüm.Bazen zayıflık diye kendime bile gülmüştüm.Ne yağmurlar ne de sen bana ağlamıştın, ne gün benim için doğmuş nede güneş benim için batmıştı ve yine nede sen benim için gülmüştün.Ne adın hüzündü ne de mutluluktan doğmuş çoçuktun.Ne içimdeki çoçuk büyümüştü nede yücelerden bir dağın en nadide kardeleniydi.
Kimbilir ?
Gün gibi aklımdydın gün gibi içimde gün gibi uzağımda gün gibiydin yumduğumda gözlerimi göz kapaklarımın geliveriyordun ansızın açsam diyordum gözlerimi sarsam seni doya doya.Açtığımda gözlerimi kısa bir film gibi kısa süreli resminde hemen tükeniyordu aniden.Ve ben hayıflanıyordum sensizken senle yaşamaya çalışmaya.Bu gözlerimin bir oyunu yada kalbimin bir duasıydı belki kimbilir belkide koca bir hayalle karışık umut.Sen gibi hayat gibi nefes gibi nefes alırken nefessiz kalmak gibi.Ve üç beş resmindi sadece avutan yeşile kaçan ela gözlerimi
bitmesss
swordali
Kim bilir?
Belki hüzünden serpilmis yuvarlamsı taşlar gibi küçük yüreği.
Kim bilir?
Elleri yıldız yıldızdı, her bir parmağı her ucu bir hayat her bir bakışı gülden nadideydi ve zamanın donduğu andı.Güldümü gün olur bahar olur açardı tüm güller gamze gamze olurdu yanakları çukur çukur. Tuhaftı ama neden dedim bilinmez "sen gül beni gamzelerine gömsünler üzerime gülücüklerini örtsünler." Yaşamak çookmu uzak dersin?
Ne tuhaf anlattıkları hiç bir şeye benzemiyordu ne leylaya ne aslıya nede ecnebilerin julietine, ne de bir başkasının aşkına benziyordu. Ne ben dağlara düşmüştüm, ne yeni dağlar delmiştim onun için, nede uğruna ölmüştüm, kendi kendime gömülmüş ellerinde ölmüştüm.Bazen zayıflık diye kendime bile gülmüştüm.Ne yağmurlar ne de sen bana ağlamıştın, ne gün benim için doğmuş nede güneş benim için batmıştı ve yine nede sen benim için gülmüştün.Ne adın hüzündü ne de mutluluktan doğmuş çoçuktun.Ne içimdeki çoçuk büyümüştü nede yücelerden bir dağın en nadide kardeleniydi.
Kimbilir ?
Gün gibi aklımdydın gün gibi içimde gün gibi uzağımda gün gibiydin yumduğumda gözlerimi göz kapaklarımın geliveriyordun ansızın açsam diyordum gözlerimi sarsam seni doya doya.Açtığımda gözlerimi kısa bir film gibi kısa süreli resminde hemen tükeniyordu aniden.Ve ben hayıflanıyordum sensizken senle yaşamaya çalışmaya.Bu gözlerimin bir oyunu yada kalbimin bir duasıydı belki kimbilir belkide koca bir hayalle karışık umut.Sen gibi hayat gibi nefes gibi nefes alırken nefessiz kalmak gibi.Ve üç beş resmindi sadece avutan yeşile kaçan ela gözlerimi
bitmesss
swordali
böyleyse bitmesin zaten.
YanıtlaSil;)