iStanbul, Moscow, Barcelona, New York!

Muhteşem bir günde güzel kardeşim doğmuş. İyi ki de doğmuş. Ömrün hep güzel gelsin. Mutlu yıllara bre Erkan Kılıç kardeşimin doğum gününe özel Diğer yazılar https://swordali.blogspot.com/2015/02/2-subat-2015-erkan-ve-ben.html https://swordali.blogspot.com/2014/02/mavi-deniz-gozlerin-deniz.html

cuneytozdemir Verified Elveda gökyüzüne demir atmış kimsesiz bulutlar. Delikanlı beyaz şarap, hokkabaz yeşil erik ve aynı masanın üzerinde duran yarım kalmış aşklar. Kendine iyi bak öğleden sonrası kaçamak uykularımda gördüğüm edepsiz rüyalar. Manasız hırslar, tutturamadığım tutkular, kimseye yar olmayan pişmanlıklar ve unutulmaya mahkum olanlar… Benden size hayır yok artık inandığım ve inanmak istediğim olmayacak hayal gemisinin yeni yetme miçoları, ekmek parasına çalışan kamarotları, kibirli kaptanları! Buralar size emanet artık dostlarım. Ah benim gerçek vefalı dostlarım. Beni yolda yarım bırakanlar, benim yolda yarım kalanlara rastladıklarım, panzehir olduklarım, bırakmadıklarım. Cebimde taşıdığım Sezen Aksu şarkıları, 2. yeninin kimseye yar olmamış şiirleri, Efrasiyaptan eğlenceli hikayeler, kara kitaptan boğaz manzaraları, Egenin kimsesiz rüzgarları, ay ışığının ruhlarımızı eğiten sesi ve ıssız yaz gecelerinde yıldız kaydırmacalarının eğlencesi.

Aşk tut elimden, çıkar beni göklere. Sonra bırak beni, çarpılayım yerlere. Çarpsın kalbim, haa öldüm, haa öleceğim diye. Aşk tut elimden, çıkar beni bedenimden. Ey toprak; gördün! Başım göklere erdi. Ey gök, ey mavi gök; bildin! Kalbimi toprağa gömdün. Aşk ne güzeldin, yarındın, bugündün ve dahi dündün. Aşk, tut elimden çıkar ruhumu bedenimden... 2015.02.05 Şubat Ali KILIÇ

Küre ısınır, ısınırken kuraklık bekler alemi cihan, yağmurlar fırtınalar baş gösterir, büyük feleketlerin habercisidir. Sorumlusu kesinlikle küredir. Küreselleşmenin faydaları ya da zararları hakkında onlarca yazı okumuşuzdur, tekrarlayıp canızı sıkmanın gereği yok. Türkiye’de büyük bir sivil anayasa girişimi var malunuz. Küseresel ısınma gibi herkesin farklı beklentileri olmakla beraber kuvvetle muhtemel yan etkilerini yakında görmeye başlarız. Tüm cemaat Tayyip Bey’in peşine takıldık gidiyoruz. Ak bir ışık görüyoruz tünelin diğer ucundan umarım gördüğümüz ışık trenin farları değildir. Anayasa değişikliği değil de, bu ara nedense birden bire Türbana takıldık? Gelin önce türban sorunu nasıl başladı bir hafıza tazeleyelim! 1969 Kasım’ına Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne gidelim ve “Cumhuriyetin ilk türban eyleminin” kahramanlarını yakından tanıyalım… Kasım 1967, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi… Öğrenciler İslam Tarihi dersine giriyor… Profesör Neşet Çağatay kürsüde… Prof

hayata kucak açmak değil karanlığa , aydınlığa kanatlanmak sevmek- sevilmek yeni bir umuda çaput bağlamak yüzyılık çınar olmak belki yitik bir fidan bağlanmak bağlanabilmek toprak olmak gözlerine yağmur yüreğinin ellerinden tutup salacaktan kadıköye yol olmak her ızdırabında yok olmak mutlu olacağını ummak acıya bandırılmış şekerken bile senle sen olabilmek pişman mıyım? asla! güzelleştim hatta sevmedim mi ? sevdim evet! hep sevmeye devam bugün sensizliği, yarın seni ! hani bir düşün geceyim sen korkuyorsun nereye baksan korkuların hadi yumma gözlerini bak şafak vakti aç kollarını ben geldim *

ayrı yerler de olsakta, aynı tende,aynı canda, aynı zamanda hopalın çocuklarına selam olsun. bir gün ünye olur,bir gün gediz,bir gün porto bir gün moskova,bir gün hoşdere,bir gün aynı odada bir gün orda, bir gün burda,bir arada olmak dileğile canlar. swordBros , ERKAN , BiLGiN , ADİLE

zivıstane, ayazlardan ayaz seçme vaktidir hep eksi bakilerle sevdim şimdi bak zemheri ayında eksi -10 ları gör diyorlar gitmek gerek bazen sarıkamışta 90 binde, biri olmak bazen çanakkale bir er bazen hopal da bir yer basen moskof da bir el gitme vaktidir aylardan zemheri ayazlardan ayaz seçme kal diyenin var mı hayat ne dünyada, ne de bir yerinde hep gitmek, hep göçebe hayatlar hep göçmen sevgiler hep çingene aşklar

üzerinde bir arkadaş çalışmış :) Jennie Os Daddy 5 October :(

yağmurlar biriktirdim gözyaşlarına hani dolu dolu yağsın, dolamayan yerlerine eksik kalan bahara baharlarına sakladım çelimsiz ellerimle sana topraklar getirdim... hafif erkenden ıslanmış birikmiş yamurlarla. üzülme teselli et, kendi kendini bak karanlıktan-aydınlığa ipten de olsa bir köprü attım yüreğine taa dipten derine seni bile inemediğin yerlerine gülüşüne gemler vurmuşsun, belkide ıssız yüreğine papatlar da koparımsa yok hani yaa sana seni mutlu etmek, can almaya benziyor bu aralar nedense... ve yaz ortasında kışa bir hazırlıktır seni beklemek yani 20 sinde ölüme hazırlanmak gibi pekte güçlü olmasada, güneş güneştir adına sen kış güneşi de, ben hazırlık ya son bahardır hayat ya da ilk ilkler hep özeldin yalanından yola çıksan dolansan gezsen ve yine kendine gelsen ilk bakışını bir görebilseydin diyorum ara ara hani kendine, kendi gözlerinden bir bakabilseydin birikmiş kar taneleri olur ağlardın yitik bitmiş hallerine artık ne papatlar alasım ne de koparasım var yağmurlar