Küre ısınır, ısınırken kuraklık bekler alemi cihan, yağmurlar fırtınalar baş gösterir, büyük feleketlerin habercisidir. Sorumlusu kesinlikle küredir. Küreselleşmenin faydaları ya da zararları hakkında onlarca yazı okumuşuzdur, tekrarlayıp canızı sıkmanın gereği yok.
Türkiye’de büyük bir sivil anayasa girişimi var malunuz. Küseresel ısınma gibi herkesin farklı beklentileri olmakla beraber kuvvetle muhtemel yan etkilerini yakında görmeye başlarız. Tüm cemaat Tayyip Bey’in peşine takıldık gidiyoruz. Ak bir ışık görüyoruz tünelin diğer ucundan umarım gördüğümüz ışık trenin farları değildir.
Anayasa değişikliği değil de, bu ara nedense birden bire Türbana takıldık?
Gelin önce türban sorunu nasıl başladı bir hafıza tazeleyelim! 1969 Kasım’ına Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne gidelim ve “Cumhuriyetin ilk türban eyleminin” kahramanlarını yakından tanıyalım…
Kasım 1967, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi…
Öğrenciler İslam Tarihi dersine giriyor…
Profesör Neşet Çağatay kürsüde…
Prof. Çağatay ders başlamadan öğrenciler arasındaki bir genç kızı işaret ederek “Sen… Başörtülü kız…” diye sesleniyor…
Başörtülü kız “Ben mi efendim?” diye sorar;
Çağatay, “Evet sen” diyor,
“Sınıfta bu kıyafetle oturulmayacağını bilmiyor musun… Ya başındakini çıkar, ya da çık dışarı…”
Olaylar Neşet Hoca’nın bu tavrıyla durulmadı, Hatice Babacan kısa sürede basının bir bölümü tarafından açılan bir kampanyanın başrol oyuncusu oldu…
Fakültede boykot yapıldı…
Başka kız öğrenciler türban taktılar…
Dışarı çıkan bu kızın adı Hatice Babacan.
Oysa bugün türban sorunu maalesef çok başka yerlerde…
40 yıllık mücadelenin sonuda, “Türban kıyafet özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilecek farklı bir kıyafet olmanın çok ötesinde bir siyasi mücadelenin sembolü olarak Anayasa’ya fiilli olarak girmekte…”
İnancın üniversiteye kılık kıyafetiyle girmesine karşı çıkmıyorum…
Bu iktidar kadrolarının şimdi bir örneğini verdiğim geçmişlerinden ve genlerinden, türbanı Anayasa’ya taşıyacaklarına adım gibi eminim…
40 yıl önce 1967 Kasım’ında Hatice Babacan’la başlayan “üniversitedeki türban savaşı,” bugün 2007 yılının yine Kasım ve Aralık aylarında “Yüksek Öğretim Kurumlarında kılık kıyafet serbesttir” maddesiyle Anayasa’ya girecek ve türban yasallaşacak…
O ilk türbanlı kız öğrencinin bugünkü hükümetin en etkili isimlerinden, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın öz be öz halası olduğu artık bir sır değil…
Asıl gündem sivil anaya değil miydi? Neden yine takıldık sanal gündeme. Nenden asıl mesele yılbaşı ertesinde elektriğe yapılan %15 zam olamıyor? Gündem dünyada Irak’ın işgali oluyor da bizim neden ana haber bültenlerimiz kömür dağıtan valileri ilk haber yapıyorlar. Yolcu sayısı düştüğü halde dünyada kâr yapan tek demir yolları neden bizim? Nedeni basit aslında, yolcu yerine kömür taşırsın. O taşıdığın kömürleri valilere dağıtırsın, sosyal devlet olursun. Kömüre muhtaç olacağın yerde, onları kendine muhtaç yaparsın, bağımlıdır artık koca bir millet.
Tekrar türban meselesine dönersek, kablo tv’nin nimetlerinden yararlanarak, dünyanın büyük haber kanallarından takip ettiğim haberlerde bir kaç haftadır tüm borsaların düşeceği belirtiliyordu. Uyarılar yapılıyordu. Halk tam panik olacak haldeyken San Francisco civarında UFO, Mars’ta oturan adam, memleketimde Türban gündeme oturur.
Yazan: Ali Kılıç · Kategori: Anasayfa, Toplum, Türban
kaynak: Türkiye’de türban, Amerika’da Ufo
Türkiye’de büyük bir sivil anayasa girişimi var malunuz. Küseresel ısınma gibi herkesin farklı beklentileri olmakla beraber kuvvetle muhtemel yan etkilerini yakında görmeye başlarız. Tüm cemaat Tayyip Bey’in peşine takıldık gidiyoruz. Ak bir ışık görüyoruz tünelin diğer ucundan umarım gördüğümüz ışık trenin farları değildir.
Anayasa değişikliği değil de, bu ara nedense birden bire Türbana takıldık?
Gelin önce türban sorunu nasıl başladı bir hafıza tazeleyelim! 1969 Kasım’ına Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne gidelim ve “Cumhuriyetin ilk türban eyleminin” kahramanlarını yakından tanıyalım…
Kasım 1967, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi…
Öğrenciler İslam Tarihi dersine giriyor…
Profesör Neşet Çağatay kürsüde…
Prof. Çağatay ders başlamadan öğrenciler arasındaki bir genç kızı işaret ederek “Sen… Başörtülü kız…” diye sesleniyor…
Başörtülü kız “Ben mi efendim?” diye sorar;
Çağatay, “Evet sen” diyor,
“Sınıfta bu kıyafetle oturulmayacağını bilmiyor musun… Ya başındakini çıkar, ya da çık dışarı…”
Olaylar Neşet Hoca’nın bu tavrıyla durulmadı, Hatice Babacan kısa sürede basının bir bölümü tarafından açılan bir kampanyanın başrol oyuncusu oldu…
Fakültede boykot yapıldı…
Başka kız öğrenciler türban taktılar…
Dışarı çıkan bu kızın adı Hatice Babacan.
Oysa bugün türban sorunu maalesef çok başka yerlerde…
40 yıllık mücadelenin sonuda, “Türban kıyafet özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilecek farklı bir kıyafet olmanın çok ötesinde bir siyasi mücadelenin sembolü olarak Anayasa’ya fiilli olarak girmekte…”
İnancın üniversiteye kılık kıyafetiyle girmesine karşı çıkmıyorum…
Bu iktidar kadrolarının şimdi bir örneğini verdiğim geçmişlerinden ve genlerinden, türbanı Anayasa’ya taşıyacaklarına adım gibi eminim…
40 yıl önce 1967 Kasım’ında Hatice Babacan’la başlayan “üniversitedeki türban savaşı,” bugün 2007 yılının yine Kasım ve Aralık aylarında “Yüksek Öğretim Kurumlarında kılık kıyafet serbesttir” maddesiyle Anayasa’ya girecek ve türban yasallaşacak…
O ilk türbanlı kız öğrencinin bugünkü hükümetin en etkili isimlerinden, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın öz be öz halası olduğu artık bir sır değil…
Asıl gündem sivil anaya değil miydi? Neden yine takıldık sanal gündeme. Nenden asıl mesele yılbaşı ertesinde elektriğe yapılan %15 zam olamıyor? Gündem dünyada Irak’ın işgali oluyor da bizim neden ana haber bültenlerimiz kömür dağıtan valileri ilk haber yapıyorlar. Yolcu sayısı düştüğü halde dünyada kâr yapan tek demir yolları neden bizim? Nedeni basit aslında, yolcu yerine kömür taşırsın. O taşıdığın kömürleri valilere dağıtırsın, sosyal devlet olursun. Kömüre muhtaç olacağın yerde, onları kendine muhtaç yaparsın, bağımlıdır artık koca bir millet.
Tekrar türban meselesine dönersek, kablo tv’nin nimetlerinden yararlanarak, dünyanın büyük haber kanallarından takip ettiğim haberlerde bir kaç haftadır tüm borsaların düşeceği belirtiliyordu. Uyarılar yapılıyordu. Halk tam panik olacak haldeyken San Francisco civarında UFO, Mars’ta oturan adam, memleketimde Türban gündeme oturur.
Yazan: Ali Kılıç · Kategori: Anasayfa, Toplum, Türban
kaynak: Türkiye’de türban, Amerika’da Ufo
tüm özgürlükler içerisinde niçin başörtüsüde özgürce dileyen kişi tarafından özgürlüğüne kavuşmasınşbu durumda sizi rahatsız eden nedir ? bir diğer kişinin dokunulmaz kutsal olarak adlandırdığı durumu nasıl olurda hafife alan bir sığ görüş sergilersiniz !lütfen biraz daha düşünümeğe davet ediyorum sizi
YanıtlaSilfidan
Degerli Fidan
YanıtlaSilBasurtusune karsi yada yaninda olan bir tavirda yazi yazilmadi. Konu tamamen gundemin basortusu uzerinden nasil degistirildigine dair bir yazi. Orgurluk konusunda ozgurluk herkese ozgurluk. Yazi tekrar okumanizi rica edecegim.