Son 4 gundur +1 gun yoldan (ucak kacirdigimda) borclu kalsamda kendi basima sahur yapsamda
hani lezzet li ana yemeklerinden hos sohbetlerden ezanli iftarlardan uzak olsamsa Ramazan Ramazandir.
Son gunlerde okugun en guzel yazidan derme
Yürüyen merdivendeki Rusya... |
Bu an ne kadar uzasa o kadar memnun kalacağım. 73 yaşındaki metronun Stalin’den yadigar gıcırdayan merdivenleri ağır ağır yeryüzüne ilerliyor. Önümdeki birkaç basamağı, iki güzel varlık şereflendiriyor. Etekleri gayet kısa, bacakları gayet uzun. Ben alt basamakta olmanın avantajıyla alemi seyirdeyim. Parfüm kokusu, metronun bildik küf kokusuna karışıyor. Epeyce bir santimlik iğne topuklu pahalı ayakkabılar, Cosmopolitan’ın yüksek ökçeli koşu yarışmasının şartnamesine uygun. Aklım işte, gözüm oynaşta. “ABD’den gelen krizle yalpalayan Rusya’nın hali, yürüyen merdivenden farklı değil” diye düşünüyorum. Kızlara bir daha alıcı gözle bakıyorum. Birinin sırtı dönük, öbürü profil veriyor. Sanki bir moda dergisinin reklamından fırlamış gibiler. Körpe bedenleriyle temastaki, görebildiğim her şey “Ben çok pahalıyım” diyor. Etrafla, hayatla pek uyumlu değiller. Sanal gibi duruyorlar. “Mesela” diyorum, “şu an yolun yarısında bu yürüyen merdiven dursa ve kalan elli metreyi bu köhne basamaklardan yürüyerek çıkmak zorunda kalsak, sanki üçüncü basamakta tökezleyip düşerler...” Artık sadece Moskova’da değil, Rusya’nın büyük taşra şehirlerinde de böyle sanal hayatlar yaşayanların sayısı pek çok. Kazanarak ya da borçlanarak elde ettikleriyle uyumlu, ama ‘ürettikleriyle’ uyumsuz bir hayatın göbeğindeler. Bir yıl çalışılınca Porsche Cayenne cip almanın, iki yılın sonunda milyon dolarlık bir ev almanın ‘hayatın normalleri’ olduğunu sanıyorlar. 500 dolardan ucuz ayakkabıya, beş yıldızdan aşağı tatile burun kıvırıyorlar. Yükselen ekonomide su akarken kolayından testi dolduranlar için sorun yok; ama onlardan geri kalmak istemeyenler de fütursuzca borçlanarak bu ışıltılı hayatın trenine atlıyorlar. Dünyanın her yerinde genel kural, “İyi yaşamak için iyi kazanmak, iyi kazanmak için de çok çalışmak ve üretmek lazım” diyor, tabii sponsorunuz yoksa! Bu basit gerçek Rusya’nın son 10 yılında rafa kalktı. Yüksek petrol gelirleri ekonomiyi uçurdu, milletin kulaklarından para fışkırmaya başladı. Kolay kazançla sonsuza kadar sürecek bir ‘devri saadet’ yanılsaması oldu. Oysa 1998’de 12 dolarlardan 2008’de 147 dolara, akla ziyan bir yolculuğa çıkan petrolün yükselişi bir istisnaydı. Ve şimdi genel kural, keskin dişlerini gösteriyor: Her çıkışın bir inişi var. ABD külliyen batmazsa, krizin Rusya’yı alaşağı etmesi mümkün değil. Parası da var Rusya’nın, kaynağı da. Ama küresel finans sisteminde artık herkes aynı gemide. Üstelik siyasi gerginlikler de ateşe körük. “Onlar batsa da bize hiçbir şey olmaz” demek safdillik. Durum çok basit: Arzulanan ve alışılan bu ‘yüksek hayatları’ yaşamaya devam etmek için, sadece hammadde satarak yan gelip yatmak değil, artık her zaman ve her yerde para Silahın yanına, nano teknolojiden sivil havacılığa, servise kadar, para getirecek ne koyabilecekse hızla koymalı Rusya. ‘Ekonomik diversifikasyon’ lafta kalmamalı. Başka çare yok. Devlet, yıllardır bunun için her umut vaad Yürüyen merdivenin üzerinde çene çalarak ilerliyoruz. Güzel ayaklarımızı hiç yormuyoruz. Alıştık bu devrana. Con Ahmet’in devr-i daim makinesini de, ‘Erke’yi de biz bulmuşuz gibi yaşıyoruz. Şimdilik merdiveni çeviren, petrolden gelen paranın yarattığı enerji. Ama hazıra dağ dayanmaz. Ya ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız ya da yorganı büyüteceğiz. Merdiven tünelin içinde ışığa doğru ilerlerken bir kazaya kurban gitmemek için Rusya’nın bu gerçeğe odaklanması lazım. |
Yorumlar
Yorum Gönder