'Başka Süleyman Abi bulamayız'
SÜLEYMAN Abi'yi kaybettik.
Süleyman Seba'yı.
"Büyük ve saygıdeğer başkanlar" neslinin üyelerinden biriydi.
Sporun spor, futbolun futbol olduğu zamanların.
Bazı insanlar böyledir, varlığıyla saygı uyandırır.
Süleyman Seba da o insanlardandı.
Kim olduğunu bilmeseniz, hiç tanımasanız bile gördüğünüz zaman ceketinizin önünü ilikleme gereği duyardınız.
1990'ların başıydı yanlış hatırlamıyorsam.
Alp Yalman Galatasaray Başkanı.
Yalman'ın TATKO binası diye bilinen, şimdi yerinde Astoria Kuleleri'nin yükseldiği yerdeki binada,Yalman'ın ofisinde oturuyoruz.
Sezon bitmiş.
O yıllarda Beşiktaş'ın orta sahasında ismi lazım değil çok başarılı bir oyuncu var.
O zamanlar "Futbolcu kaçırma" dönemi.
Biz de bu oyuncuyu zor bela ikna edip "kaçırmışız" ve Alp Yalman'ın ofisinde Galatasaray'la sözleşme imzalayacak.
Her şey hazır, noteri bekliyoruz.
Telefon çaldı.
Alp Abi'nin sekreteri Renan açtı.
"Tabii bağlıyorum" dedi odadakilerden biri Renan'a "Kim?" dedi.
"Süleyman Bey, Seba" dedi.
Alp Yalman'a döndü "Abi, yok dedirt" dedi.
Alp Yalman sinirli bir bakış fırlattı ve telefonu aldı.
Yanında oturuyorum ve Süleyman Bey'in sesini duyuyorum.
Selam sabah ve girizgâhtan sonra Süleyman Bey sordu, "Alp Bey, bizim futbolcumuzun sizin arkadaşlarınız tarafından alınıp sizin ofisinize getirildiğini duydum. Doğru mudur?"
Alp Yalman yanıtladı: "Evet Süleyman Bey doğrudur. Şu an karşımda oturuyor."
"Alp Bey sizden bir ricada bulunabilir miyim, o genç arkadaşı bizim kulübe yollar mısınız?"
Alp Yalman yanıtladı: "Tabii Süleyman Bey hemen!"
Yalman telefonu kapadı. Genç oyuncuyu bir araçla Beşiktaş Kulübü'ne yolladı. Transfer yattı.
Biz de Yalman'a "Abi, niye burada değil demedin? En azından telefona çıkmasaydın" dedik.
Alp Yalman'ın yanıtı müthişti.
"Bakın çocuklar, bir futbolcu transfer edeceğiz diye Süleyman Bey'in telefonuna çıkmamazlık edilmez. Süleyman Bey futbolcumuz orada mı diye sorunca da burada değil diye yalan söylenmez. Daha çok futbolcu alırız, satarız. Ama başka bir Süleyman Seba bulamayız."
Eskiden Türk futbolunda, Türk sporunda böyle başkanlar vardı.
Gidenin yerine yenisini bulamayacağımız adamlar.
TOKİ'den ev al, istikrara oy ver
GEÇEN hafta sonunda TOKİ ile ilgili bir yazı yazdım.
"TOKİ'den aldım pekmez öde öde bitmez" diyen.
Ödemelere rağmen TOKİ'nin hesaplama yöntemiyle her yıl artan bir borçtan söz ettim.
Meğer ne çok mağdur varmış.
Mail, faks, telefon ve yolda karşılaşma yöntemleriyle gelen şikâyet sayısız.
Herkes dertliymiş meğer.
TOKİ'den ev alamayan bir pişman, alan iki!
Çünkü TOKİ bankalar gibi değil.
Sözde faiz uygulamıyor.
Ama anaparayı her yıl kendi belirlediği oranda artırıyor.
Diyelim ki, 100 bin TL borcunuz var ve her ay 500 TL ödüyorsunuz. Bir yılda 6 bin TL ödediniz.
TOKİ yıl sonunda kalan anapara borcunuzu TEFE TÜFE oranında artırıyor.
Diyelim ki, o yıl yüzde 11.
Borcunuza otomatik olarak 10.340 TL zam geliyor.
6 bin TL ödüyorsunuz ama borcunuz azalmıyor tam aksine 104.340 TL'ye çıkıyor.
Sistem bu.
İşin daha kötüsü ise şu.
Diyelim ki, elinize bir yerden para geçti ve borcunuzu bir seferde kapatmak istiyorsunuz.
TOKİ buna da izin vermiyor.
Borcu kapatmak yok.
Yapabileceğiniz tek şey ödediğiniz paraları yakma pahasına evi geri vermek.
Bir yerden sonra borcunuz azalmaya başlıyor ama bu en az 8-10 yıl sonra.
O da enflasyon hesaplarının şaşmaması ve "istikrarın" sürmesi koşuluyla.
Yani TOKİ'den ev alanlar "istikrar"a oy vermek zorunda.
Çaktınız mı dalgayı.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Harcayarak değil üreterek zengin olunabileceğini anladığımız zaman.
Kaynak
Fatih Altaylı
http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/980217-ataturk-havalimani
SÜLEYMAN Abi'yi kaybettik.
Süleyman Seba'yı.
"Büyük ve saygıdeğer başkanlar" neslinin üyelerinden biriydi.
Sporun spor, futbolun futbol olduğu zamanların.
Bazı insanlar böyledir, varlığıyla saygı uyandırır.
Süleyman Seba da o insanlardandı.
Kim olduğunu bilmeseniz, hiç tanımasanız bile gördüğünüz zaman ceketinizin önünü ilikleme gereği duyardınız.
1990'ların başıydı yanlış hatırlamıyorsam.
Alp Yalman Galatasaray Başkanı.
Yalman'ın TATKO binası diye bilinen, şimdi yerinde Astoria Kuleleri'nin yükseldiği yerdeki binada,Yalman'ın ofisinde oturuyoruz.
Sezon bitmiş.
O yıllarda Beşiktaş'ın orta sahasında ismi lazım değil çok başarılı bir oyuncu var.
O zamanlar "Futbolcu kaçırma" dönemi.
Biz de bu oyuncuyu zor bela ikna edip "kaçırmışız" ve Alp Yalman'ın ofisinde Galatasaray'la sözleşme imzalayacak.
Her şey hazır, noteri bekliyoruz.
Telefon çaldı.
Alp Abi'nin sekreteri Renan açtı.
"Tabii bağlıyorum" dedi odadakilerden biri Renan'a "Kim?" dedi.
"Süleyman Bey, Seba" dedi.
Alp Yalman'a döndü "Abi, yok dedirt" dedi.
Alp Yalman sinirli bir bakış fırlattı ve telefonu aldı.
Yanında oturuyorum ve Süleyman Bey'in sesini duyuyorum.
Selam sabah ve girizgâhtan sonra Süleyman Bey sordu, "Alp Bey, bizim futbolcumuzun sizin arkadaşlarınız tarafından alınıp sizin ofisinize getirildiğini duydum. Doğru mudur?"
Alp Yalman yanıtladı: "Evet Süleyman Bey doğrudur. Şu an karşımda oturuyor."
"Alp Bey sizden bir ricada bulunabilir miyim, o genç arkadaşı bizim kulübe yollar mısınız?"
Alp Yalman yanıtladı: "Tabii Süleyman Bey hemen!"
Yalman telefonu kapadı. Genç oyuncuyu bir araçla Beşiktaş Kulübü'ne yolladı. Transfer yattı.
Biz de Yalman'a "Abi, niye burada değil demedin? En azından telefona çıkmasaydın" dedik.
Alp Yalman'ın yanıtı müthişti.
"Bakın çocuklar, bir futbolcu transfer edeceğiz diye Süleyman Bey'in telefonuna çıkmamazlık edilmez. Süleyman Bey futbolcumuz orada mı diye sorunca da burada değil diye yalan söylenmez. Daha çok futbolcu alırız, satarız. Ama başka bir Süleyman Seba bulamayız."
Eskiden Türk futbolunda, Türk sporunda böyle başkanlar vardı.
Gidenin yerine yenisini bulamayacağımız adamlar.
TOKİ'den ev al, istikrara oy ver
GEÇEN hafta sonunda TOKİ ile ilgili bir yazı yazdım.
"TOKİ'den aldım pekmez öde öde bitmez" diyen.
Ödemelere rağmen TOKİ'nin hesaplama yöntemiyle her yıl artan bir borçtan söz ettim.
Meğer ne çok mağdur varmış.
Mail, faks, telefon ve yolda karşılaşma yöntemleriyle gelen şikâyet sayısız.
Herkes dertliymiş meğer.
TOKİ'den ev alamayan bir pişman, alan iki!
Çünkü TOKİ bankalar gibi değil.
Sözde faiz uygulamıyor.
Ama anaparayı her yıl kendi belirlediği oranda artırıyor.
Diyelim ki, 100 bin TL borcunuz var ve her ay 500 TL ödüyorsunuz. Bir yılda 6 bin TL ödediniz.
TOKİ yıl sonunda kalan anapara borcunuzu TEFE TÜFE oranında artırıyor.
Diyelim ki, o yıl yüzde 11.
Borcunuza otomatik olarak 10.340 TL zam geliyor.
6 bin TL ödüyorsunuz ama borcunuz azalmıyor tam aksine 104.340 TL'ye çıkıyor.
Sistem bu.
İşin daha kötüsü ise şu.
Diyelim ki, elinize bir yerden para geçti ve borcunuzu bir seferde kapatmak istiyorsunuz.
TOKİ buna da izin vermiyor.
Borcu kapatmak yok.
Yapabileceğiniz tek şey ödediğiniz paraları yakma pahasına evi geri vermek.
Bir yerden sonra borcunuz azalmaya başlıyor ama bu en az 8-10 yıl sonra.
O da enflasyon hesaplarının şaşmaması ve "istikrarın" sürmesi koşuluyla.
Yani TOKİ'den ev alanlar "istikrar"a oy vermek zorunda.
Çaktınız mı dalgayı.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Harcayarak değil üreterek zengin olunabileceğini anladığımız zaman.
Kaynak
Fatih Altaylı
http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/980217-ataturk-havalimani
Yorumlar
Yorum Gönder